01 Ocak 2007
Az önce farkettim de hakikaten uzun bir ara oluvermiş.bu kadar zaman nasıl da çabuk geçmiş anlayamadım doğrusu. Ama hayat da zaten öyle değil mi hızla geçiveriyor. Önemli olan hızlı da olsa dolu olan bir ömür geçirmek değil mi? Aslında uzun zamandır keyifli pekçok yemek denemem oldu fakat bu deneyimlerimi siteye eklemek kısmet olmadı. Geçmiş deneyimlere zaman içinde yer vermeyi düşünüyorum. Ama herşeyden önce hepinizin kurban bayramını ve yeni yılını kutlarım. Umarım bayramı bizim gibi sevdiklerinden uzakta değil de tüm sevdikleriyle mutluluk içinde geçirenlerden olursunuz. Geçtiğimiz bayramlar bizim uzaklardaki ilk bayramlarımız olduğu için heralde gayretle hazırlıklar yapmıştım. Ama bayramlar gurbette hüzünle geçtiği için bu bayramda tatlı gibi hazırlıklar yapmamaya karar vermiştim. Arefe günü eşimle biraz gezmek için dışarı çıkınca insanların yılbaşı için nasıl gayretle hazırlıklar yaptığını farkettim. Yedisinden yetmişine herkes elinden geldiğince birşeylerle yılbaşı kültürüne katkıda bulunuyordu. Anladım ki bu kesinlikle kültürü yaşatma ve yaşama meselesi. Akşam eve döndüğümüzde benim de bayram kültürümüz için kendi payıma düşeni yapmam gerek. Sevdiklerimden uzakta olsam da, onları evimde misafir olarak ağırlayamasam da sanki geleceklermiş gibi hazırlanmak gerekiyordu. Tabi ki bunu biraz geç farkedince ve burdaki bütün alışveriş yapılabilecek yerlerin erkenden kapanmasıyla bu hazırlık sadece evde ne varsa onlarla yapıldı. İkram çeşidimiz az oldu ama yine de yolunuz düşerse evime bayram için beklerim.
Bayramın vazgeçilmezlerinden küçük de olsa benim ikramım et kavurma, yaprak sarması ve damla sakızlı fırın sütlaç .....
01 Temmuz 2006
Anam yakmış kınayı adak diye, Ben de vatan için kurban doğmuşum. Anamdan Allah’a son bir hediye, Kumandanım ben İsmail doğmuşum |
25 Haziran 2006
RÜVEYDA
bu şiiri gerçekten çok seviyorum.Tıpkı yazarın diğer şiirleri gibi......... fezayı bağlayarak yorgun kanatlarına bir güvercin uçurup kıtalar arasından çağırdın beni geçerek birer birer sürgün kanyonlarını derbeder koşup geldim ışıldayan tahtına yarım koyup bir bardak kurşun rengi çayımı yıkarak yalnızlığa kurduğum sarayımı yetim çığlıklarımı duyurmak üzere sana koşup geldim; iliştir beni memnu bahtına adını söylemek istemiyorum her hecesi amansız bir kor dudaklarımda her harfine yıllardır şimşeklerle yarıştım zindanlara karıştım, ölümlerle tanıştım adını söylemek istemiyorum Rüveyda dediğim zaman anla ki, senin için yürüyor kelimeler çığlığımın atardamarlarından hangi yıldızdır bilmem, gözlerin kayar da üzerime Rüveyda önce tuhaf bir deprem yayılır bedenime sonra açılır önümde ıstırab vadileri silik renkleriyle adımlarıma çözülmeye yüz tutan bir mazi mühürlenir hayalin bittiği menfeze doğru alaca bir at koşar içimde zamansız, mekansız nefese doğru uslanmaz bir yürek taşıdığıma dair yaygın bir kanaat dolaşır aynalarda oysa Rüveyda baştan başa ben kevser akan, gül kokan bir kalbin filiziyim kitaplara sürdüğüm kapkara lekelerden bir anlatsam nasıl utandığımı bir doğrulsam eğrildiğim yerden ağarır tanyeri nilüferlerin alaca bir at koşar içimde ezer toynaklarıyla anılarımı sular köpürmemeliydi Rüveyda kırılmamalıydı ıslak dalları hasret selvilerinin ben zehire alışkınım, şerbete değil rüyalar nefret eder avare duruşumdan kabuslar çekerek ancak derdimi yeryüzünde sen gün boyu simsiyah bir ufukla beraber ben her gece bir mehdi türküsüyle çilekeş yargılamak için zeval kayıtlarını inkilap bekliyorum hangi umut çiçeğidir bilmem, ellerin uzanır da gönlüme Rüveyda derinden bir ok saplanır bağrıma beynimi çağıran bir sese doğru alaca bir at koşar içimde zamansız, mekansız nefese doğru varlığın cinayettir memleketimde işlenen akıtır kanını asil pehlivanların yokluğun sükunettir kuşatır evrenimi varlığın ve yokluğun ölümüdür baharın artık eskisi gibi bakamıyorsun göklerinde bir belkıs otururdu Rüveyda binlerce gökkuşağı olurdu kirpiklerin güneş bir ane gibi dururdu başucunda artık dokunamıyor kakülün bulutlara karalara bürünmüş saçlarında dolunay |
NURULLAH GENÇ
24 Haziran 2006
patlıcan cumartesisi
patlıcanı gerçekten çok severim ama farkettim ki uzun zaman olmuş patlıcanlı bişeyler yemeyeli.Bugün bu hasreti bitirmek için öğle yemeğine közlenmiş patlıcan salatası şöyle bol sulu (ki bu eşimin tercihi) ve akşam yemeği için güveç yaptım. Uzun zaman sonra şükür ki bu memlekette de güneş yüzünü gösterdi. O yüzden öğle yemeğini çok hafif yedik. Patlıcan salatası, ayran ve kavun. Ama akşam yemeği için güveci tercih ettim.tam olarak hangi ülkeye ait bilmiyorum ama burda güvece benzer toprak bir kap almıştık.Kapağı biraz sihirbaz şapkasına benziyor ama yemekleri gerçekten çok leziz oluyor. Yanında biraz da pilav mis gibi bir akşam yemeği oldu. Kemikli etleri sulandırmadan yüksek ateşte biraz çevirdim.Kırmızılığı gitmeye başlayınca yemeklik doğranmış soğanları ekledim. Bir iki karıştırdıktan sonra patlıcan, patates ve biberi ekledim.Üzerine yemeklik doğranmış domatesleri ekledim. Üzerine çok az sıcak su ekleyip kapağını kapattım.Kısık ateşte yavaş yavaş pişirdim.İndirmeye yakın tuzunu baharatını ekledim.
21 Haziran 2006
tatil
bugün eşim de ben de öğleden sonrası için izin aldık ve biraz gezdik.Alışveriş yaptık.Eve gelince ben ebru yaptım.aslında uzun zamandır evde ebru yapmadığım için boya ayarlarımı falan kontrol edememiştim. Dün gece kitreyi aceleyle hazırlayıp dolaba koydum sabah gezmeye giderken de dışarı çıkardım.Ama aceleden biraz fazla sulu kitre hazırlamışım.Bu yüzden çiçek ebrularım istenilen ayarda olmadı ama ben yine de vakit bulmuşken resimlerini çekip bloguma koymak istedim.Ebru konusunda kendimi bildim bileli hasretim vardı.Ankara'da bir kursa başlamıştım ama 1 ay bile gidemedim sonra da kısmet olmadı.Ama 3 ay öncesinde bir kurs bulduk ve gitmeye başladım.kurs için her cumartesi Rotterdam' a gitmek zor oluyor ama değer doğrusu.Acemice yaptığım ebrularımdan bazıları....Gerçek bir ebru üstadı olmak dileği ile......
09 Haziran 2006
uzun zaman sonra yeni evimizde yeniden
17 Nisan 2006
Paskalya tatilinden notlar
bu hafta cuma ve pazartesi paskalya dolayısı ile tatildi. Aslında bu tatilde evimizi taşıyacakken yeni evimiz henüz boşalamadığı için son anda planlar değişti ve ne yazık ki bu tatil plansız geçti. İlk gün alışveriş için Amsterdam a
gittik biraz alışveriş yaptık.Yeni evimiz için tabak çanak alabileceğimiz yerler aradık.
tatilin ikinci günü cumartesi klasiğimizi yani pazar alışverişimizi yaptıktan sonra yeni evimize çatal kaşık ve diğer ihtiyaçlar için IKEA ya gittik. Biraz mabilya reyonlarını gezip fikir edindik ve mutfak eşyalarımızdan bi kısmını aldık.Ikeaya gidene kadar eşim soğuk algınlığından dolayı hastaydı.sonra bana sattı.Ikeadan itibaren baya hastaydım uyuyp kalmışım ne yaptık ne aldık ne zaman döndük hatırlamıyorum.Canım uzun zamandır (bizim oraların meşhur böreği) GIRIN böreği istiyordu ve hasta da olsam yapmaya karar verdi.Erkenden kalkıp hamur mayaladım.Sonra hamurdan birazcık alıp kahvaltı için yumurtalı kaşarlı pizza yaptım. pizza da börek de eşimden tam puan aldı. Bugün ise bu vakte kadar pek iyi değildim.Umarım yarına kadar iyileşirim ve işe gidebilirim.
Böreğin hamurunu 1 paket yaş maya biraz şeker biraz tuz ılık su ve süt biraz da yoğurdu karıştırdıktan sonra aldığı kadar unla hazırladım.yani bildiğiniz mayalı hamur. Sonra hamuru üstü kapalı mayalandırdım.İç malzeme için eti kuşbaşından çok daha küçük kestim.Belki kıyma da kullanılabilir ama ben böyle daha çok seviyorum.yemeklik doğranmış soğanları ve eti kavurduktan sonra tuz karabiberpulbiber biraz reyhan ve kekik ekledim.Siz damak zevkinize göre eklemeler yapabilirsiniz. iç malzeme soğurken hamuru 10 parçaya böldüm. bir parçayı oklavayla böreklik açtım üzerine eritilmiş ve sıvıyağla karıştırılmış tereyağ sürdüm.yağı her tarafına dağıttıktan sonra oklavayla açılmış başka bir parçayı üzerine koydum bunun da üzerine yağ sürerek gözleme katlar gibi katladım. Bütün parçaları ikişerli olarak gözleme gibi katladıktan sonra dinlendirdim.biraz daha kabardılar ve tek tek alıp oklavayla kare olacak şekilde açtım.Açılan hamurlar çok ince olmayacak.sonra bu büyük kareleri 9 küçük kare olacak şekilde kestim.iç malzemeyi koyup kareleri kapadım.tepsiye dizip üzerine yoğurt sürüp fırında 180-200 derecede üzerleri kızarana kadar pişirdim.
Afiyet olsun
14 Nisan 2006
işte bizim ilk evimiz ve çevresi
iste bizim ilk yuvamız
bakmayın çöl ortasında görünüşüne daha 1 ay öncesine kadar kocaman bir ormanın ortasında gizliydi de kimseler orda bir bina olduğunun farkında değildi.bu tarla gibi arazinin tamamı gökyüzünü kaplarcasına semaya uzanmış ağaçlarla doluydu.Ama bina bir aya kadar yıkılacağı için etrafındaki ağaçları kestiler.
bunlar da evimizin önden görünüşü...........
burası bizim sokağımız ve sokağımızdaki kanal............
burası da evimizin hemen karşısındaki çiftlik.Koyunlar ve kuzucuklar.....
her sabah işe giderken bir sürü kuzucuğun hoplayıp zıplamalarını izlemek beni o kadar mutlu ediyor ve o kadar hayata bağlıyor ki anlatamam.
12 Mart 2006
19 Şubat 2006
pazar günü etkinlikleri :))))
pazar günlerini çok seviyorum.Çünkü gün boyunca istediğim yemeği ya da pastayı yapmak ve sonra afiyetle yemek gibi bir lüksüm var.Bu da beni çok rahatlatıyor.İşte bu pazar yapılan farklı şeyler
ıspanaklı çılbır ve frambuazlı cheesecake
aslında tarif yazmıyordum genellikle ama pekçok ziyaretçiden istek olunca yazmak düştü bize de.
ISPANAKLI ÇILBIR
istediğiniz kadar ıspanağı iyice yıkayın.iki tane soğanı yemeklik doğrayıp yağda pembeleşinceye kadar pişirin.üzerine doğranmış ıspanakları ekleyin ve ıspanaklar ölüncetye kadar kavurun.sonra üzerine küp küp doğranmış domatesleri koyun eğer domatesiniz yoksa kaşığın ucuyla salça da koyabilirsiniz.bunları kavurunca servis tabağına alın. derin kaba bol su koyup kaynatın.içine bir tutam tuz ve biraz sirke koyun.bu su iyice kaynarken içine kişi sayısına göre yumarta kırıp yumurtaların beyazı sarının etrafını sarana kadar bekleyin.sonra yumurtaları tek tek ıspanak üzerine alın.üzerine sarımsaklı yoğurt ve yağda kızdırılmış pulbiber döküp servis edin.afiyet olsun.........
FRAMBUAZLI CHEESECAKE
18 Şubat 2006
14 Şubat 2006
domates çorbası, yüzük kabak ve susuz tavuk......
bugün hasta olduğum için domates çorbası yaptım eşim köriyi çok sevdiği için köri de kattım açıkcası bu kadar yakışacağını düşünmemiştim. üstüne kaşar peyniri kıtır ekmek ve evde kurutulmuş mis kokulu nane ile çok güzel olmuştu. yüzük kabak dolması ve susuz ve yağsız pişen tavuk butları da ana yemeklerdi.Arkasından pastamızı yedik.Aslında yemek tarifi sitelerinde kaç zamnadır sevgililer günü menüsünden bahsediyorlardı.Ben çok öyle düşünmemiştim ama bizim mönümüz de biraz öyle olmuş.
nogay çayı
bugün hastaydım sabah kalkıp işe gidemedim ve bugünü istirahat ederek bolbol sıcak şeyler içerek geçirdim.işte bunlardan biri çok sevdiğim Nogay çayı...
bir cezvede suyu kaynatın.Kaynayan suya 1 tatlı kaşığı çayı atın ve çiğ kokusu çıkana kadar kaynatın.Çok fazla kaynatmayın o zaman acı olur.İçine istediğiniz kadar süt ekleyin yani sütlü kahve rengi alana kadar.Biraz da granül kahve ekleyin ve son olarak damak zevkinize göre tuz ekleyin. Bu miktarı kişi sayısına göre artırabilirsiniz. Ablama bu tarifi verdiğimde çok garip olmuyor mu demişti ki genelde bu kadar şeyi karıştırınca insanın aklına pek de hoş birşey gelmez. Ama ben bu tadı çok seviyorum.Tavsiye ederim.
bir cezvede suyu kaynatın.Kaynayan suya 1 tatlı kaşığı çayı atın ve çiğ kokusu çıkana kadar kaynatın.Çok fazla kaynatmayın o zaman acı olur.İçine istediğiniz kadar süt ekleyin yani sütlü kahve rengi alana kadar.Biraz da granül kahve ekleyin ve son olarak damak zevkinize göre tuz ekleyin. Bu miktarı kişi sayısına göre artırabilirsiniz. Ablama bu tarifi verdiğimde çok garip olmuyor mu demişti ki genelde bu kadar şeyi karıştırınca insanın aklına pek de hoş birşey gelmez. Ama ben bu tadı çok seviyorum.Tavsiye ederim.
13 Şubat 2006
yaban mersinli pasta
pasta yapmayı ve yemeyi çok özlemiştim.Çünkü fırınımız ne yazık ki bozuldu ve uzun zamandır tamirde.Artık daha fazla dayanamadım pastasızlığa ve malzeme olarak evde ne varsa kullanarak kendimce fırında pişmeyen bir pasta yaptım..
yaban mersini çok yakıştı açıkcası...
resim pasta yapılır yapılmaz çekildi.pasta dolapta dinlenince çok daha güzel oldu.dün tadına baktık hatta tadına bakmanın sınırını biraz aştık.Bugün eşim evde olmadığı için canım hiç istemedi ama yarın birlikte keyifle yiyeceğiz.
bu arada eşim de ben de boğa burcuyuz ve galiba bunu çok belli ediyoruz.....
yaban mersini çok yakıştı açıkcası...
resim pasta yapılır yapılmaz çekildi.pasta dolapta dinlenince çok daha güzel oldu.dün tadına baktık hatta tadına bakmanın sınırını biraz aştık.Bugün eşim evde olmadığı için canım hiç istemedi ama yarın birlikte keyifle yiyeceğiz.
bu arada eşim de ben de boğa burcuyuz ve galiba bunu çok belli ediyoruz.....
12 Şubat 2006
bozaaaa
işte bu tadı çok seviyorum: boza
ülkemden uzaklarda özlemiştim bu tadı....
geçen hafta yaptım ama meşgul olduğum için eklemek mümkün olmadı.
boza deyince Vefa gelir akla....
Ankara dayken eşim canım isteyince ya da bana süpriz yapmak için akmandan alırdı hep.mmmmmm mis gibi boza.yine akmanda ablam ve yasin abiyle içtiğimiz ya da Mehtapla gidince o çay içerken benim bir taneyi içip de acaba bi tane daha mı alsam dediğim boza....
işte tüm bu anılara ve sevdiklerime vefalı olmak adına eşim yokken boza yaptım ve afiyetle içtik.Siz de bozayı seviyor ve bu keyfi benimle paylaşmak istiyorsanız birkaç gün önceden bana haber verip evime misafir olmanız yeter.....
vefalı olmanız ve vefalı olanlarla karşılaşmanız dileğiyle......